7 Mart 2024 Perşembe

The zone of interest

 The Zone of Interest

Bu gün ele alacağımız filmimiz başlıktan da anladığınız üzere the zone of interest. Öncelikle filmin her yerde yazan konusunu okuyalım; Auschwitz kampının yanında aileleri için ideal bir yaşam kurmaya çalışan kampın komutanı eşinin hikayesini konu ediyor. Auschwitz' in komutanı ve eşi, aileleri için en ideal hayatı inşa etmek ister. Bu amaçla kampın bitişiğindeki bir evi, kendileri için mükemmel bir hale getirirler. Orada çocukları ve hizmetkarlarıyla rüya gibi bir hayat yaşarlar. Ancak onların ölüm kampının duvarlarına bakan evleri, tren rayları ile gaz odalarının arasındadır. 




Filmi izledikten sonrasındaki düşüncelerimi sizinle paylaşmak isterim; 2024 senesinde Yahudi soykırımına dair bir film yapmanın pek etkileyici olduğunu düşünmüyorum. Çünkü çok fazla Yahudi soykırımı temalı film yapıldı ve içlerinden bazıları sinema tarihi için efsane oldu. Örneğin, çizgi pijamalı çocuk ve hayat güzeldir filmleri. Böyle büyük efsaneler varken 2024 senesinde Yahudi soykırımını tekrar işlemek ve insanları etkilemek bence çok zor. Zaten etkilenmedim de... yine de objektif bir inceleme olması için öncelikle filmin tüm yönlerini inceleyeceğim. 

Filmi diğer soykırım filmlerinden ayıran şey, katliama dair neredeyse hiç görüntü kullanılmamasıydı.
Filmin ilk dakikası siyah bir ekran ve ürkütücü seslerle geçiyor. İlgi çekişi akışı gibi hoşlandığım bazı tek tük yerleri var. Filmin tek vurucu kısmı Alman evine ilk gelindiğinde evi mükemmel bulan, evin hanımına yani kızına iltifatlar yağdıran büyükanne karakterinin filmin ortasında dışarıdan gelen çığlık seslerine ve yanık et kokusuna dayanamayıp bir mektupla evi terk etmesiydi. 
Film için ayrıca mesela ne gerek var dindar insanların korkusunu bu kadar sömürmeye? Bence gerek yok ama sömürmek çok kolay bir şey bu yüzden bol bol cin filmi çıkıyor. 

Evet kurgu çok ilgi çekici. Hikaye donuk, empati kurmamıza izin vermiyor, karakterler gelişmiyorlar, sorgulamıyorlar, bizi heyecanlandıracak herhangi bir olay olmuyor.

Filmin kötülüğünün sıradanlaşmasıyla alakalı, bu sebepten ötürü daha çok empati kurmamıza izin vermelilerdi ama hikayenin işleyişi çok yüzeyde kalıyor. Daha delice, daha uçlarda bir şeyler görmeliydik. Hikaye akışı, konu kadar ilgi çekici olmadığı için asla filmin içine giremedim. Kısa film olsaydı inanılmaz etkileyici olurdu.

Evet sevgili okurlarım bu günkü film analizimiz bu şekildeydi bir diğer haftaya başka bir film/dizi analiziyle tekrar karşınızda olacağım görüşmek üzere.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Re/member

 Re/member Merhaba sevgili okurlarım bu serimizin son yazısıyla birlikte karşınızdayım. Bir veda olarak düşünebilirsiniz. Serimizin son konu...