15 Nisan 2024 Pazartesi

Requiem For A Dream



 Requiem For A Dream

Merhaba sevgili okurum. Umarım iyi bir hafta geçiriyorsundur çünkü ben seninle buluşacağımız güne kadar sabırsızlıkla beklemekteydim. Günlerden film serimizde bu hafta “Requiem For A Dream” filmi ile birlikteyiz. 
Bir rüya için ağıt filmi aslında yeraltı edebiyatının kült eserlerinden Hubert Selby’in ‘Aynı’ isimli kitabından uyarlamadır.

Filmin konusundan bahsetmek gerekirse, Sara isimli isimli dul bir kadın ile onun Harry isimli çocuğunun yükselişi ile çöküşünün hikayesini anlatıyor. Sara, televizyon bağımlısı. Aynı zamanda yaşlandığını kabullenememiş bir kadın, bu yüzden sürekli gençliğini, fit halini ve insanların arzuladığı o genç kadın olmayı özlüyor. Tabii kocasını da çokça özlüyor bu yüzden ara sıra depresyonunun ne derece ciddi olduğunu da belli ediyor.
Harry ise “ büyük işler başaracağım” diyerek hap içip satıyor.  Sevgilisi Marion ve yakın arkadaşı Tyrone da onun bu salak saçma işini destekliyor. 
Tipik Amerikan ailesi işte.

Birbirinden farklı hayatlar var, Harry hap satıyor ve kullanıyor, bu sayede zengin olma yolunda güzel bir adım atıyor. Annesi ise kilo vermek için hap kullanıyor. Sahiden bolca kilo veriyor ve neredeyse gençliğindeki o mükemmel vücuda ulaşmak üzere…

Aniden bu haplar birer bağımlılığa dönüşüyor ve bağımlılık yüzünden sıradan hayatları iyileşmek yerine daha da berbat bi yola girdiğini izlemeye başlıyoruz. Benim hoşuma giden kısım, çok zararsız görünen bir şeyin  insanların bütün hayatlarını elinden almasıydı.




                    





Hırsla daha çok para kazanmanın ve daha güzel olmanın peşinden koşan karakterler, ilerledikleri o yolda arkalarına o kadar yüksek teller örüyorlar ki tekrardan geriye dönmeleri imkansız oluyor. Kendi ördükleri telleri bile geçemeyecek duruma geliyorlar. Karakterlerin geçmişteki yaşamlarını özlemeye, üzülmeye, ağlamaya vakitleri bile kalmıyor çünkü her biri hapların getirdiği o kısacık mutluluklara öylesine bağımlı olmuşlar ki hala devamını istiyorlar. 

Bir taraftan da karakterlerin iletişimsizliği dikkatimi çekti. Herkes çok iyiymiş gibi rol yapıyor ve kimse kimseden yardım istemiyor.
Tabii filmde sadece tek bir karakter yardım istiyor ancak o da her şeyin mahvolduğunu zaman yardım istiyor.

Herkesin yavaş yavaş delirdiği senaryoları seviyorum. Bir Rüya İçin Ağıt gibi finalde karanlığa gömülen, “Böyle insanlar için ışık yoktur.” Mesajı veren filmleri seviyorum. Bana gerçekçi geliyor. Bir Rüya İçin Ağıt da izlediğim en gerçekçi, en içten, en korkunç filmlerden biriydi. 
Korkutucu tarafını da gerçekliğinden almıştı. 

Hayatta yükselişin olduğu gibi düşüşün de olduğunu gösteren, hapların etkisini somut kanıtlarla anlatan sağlam bir filmdi. Çünkü kullandığımız her hap bize önce kraliçe ardından köle gibi hissettirecektir. 

Keşke uyu*turucu kullanımının ya da çeşitli bağımlılıkların çok fazla olduğu ülkelerde zorunlu yayınlansa. Hubert Selby kamu spotu gibi bir senaryo yazmış, Darren Aronofsky de bunu başarılı bir şekilde sinemaya uyarlamış.

İyi bir senaryo rahatsız edici olur. Lafı bu film ile uyuşuyor. Bunun bi tık üstü American Psycho filmidir herhalde. 

Size bir film önersem ilk beşte yer alacak filmlerden biridir izlemeyen bin pişman derim ve  kendinize iyi bakın haftaya görüşmek üzere.



 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Re/member

 Re/member Merhaba sevgili okurlarım bu serimizin son yazısıyla birlikte karşınızdayım. Bir veda olarak düşünebilirsiniz. Serimizin son konu...